Forex piyasasında işlem yapan biriysen, ekranındaki fiyatların ve grafiklerin aslında nereden geldiğini hiç düşündün mü? İşte burada devreye veri sağlayıcılar giriyor. Çünkü piyasa dediğimiz şey aslında globalde dağınık duran yüzlerce farklı fiyatın, saniyeler içinde bir araya getirilmesiyle oluşuyor. Bu yüzden kullandığın platformun hangi kaynaktan veri çektiği, işlem stratejini doğrudan etkileyebilir. Örneğin bazı sağlayıcılar daha hızlı ama az derinlikli fiyatlar sunarken, bazıları daha detaylı ancak birkaç saniye gecikmeli veri sağlar. Eğer scalping yapıyorsan, bu fark sandığından çok daha kritik hale gelir. Hatta bazen fiyat ekranında gördüğün ile aslında işlem yaptığın fiyat arasında gözle fark edilemeyen ama cüzdanına etki eden küçük boşluklar oluşur. Bunun nedeni de veri sağlayıcının sunduğu fiyat akışının güncellik seviyesidir.

Bazı yatırımcılar tek bir kaynaktan gelen veriye güvenmek yerine, birden fazla veri sağlayıcıyı karşılaştırarak işlem yapar. Bu karşılaştırma özellikle arbitraj fırsatlarını yakalamak için işe yarar. Bir borsada EUR/USD fiyatı ile başka bir borsadaki fiyat arasında milisaniyelik farklar oluşabilir. Yeterince hızlı hareket edebilirsen bu farkı kazanca çevirebilirsin. Ama burada da yine kaliteli ve hızlı bir veri sağlayıcısına sahip olman gerekir. Çünkü geç gelen veri, fırsatı elinden alır. Piyasadaki birçok profesyonel yazılım, doğrudan bu veri kaynaklarına bağlanarak çalışır. Bu yüzden de senin de hangi sağlayıcıyı seçtiğin, işlem sonuçlarını doğrudan belirleyebilir.

API Kullanımı İle Veri Akışı Nasıl Kontrol Altına Alınır

İşin biraz daha teknik tarafına geçersek, Forex veri sağlayıcılarının sunduğu API’ler yatırımcılar için büyük kolaylık sağlar. API dediğimiz şey, aslında senin ile veri kaynağı arasında bir köprüdür. Bu köprü sayesinde manuel olarak takip etmek zorunda kalmadan, belirli kurallarla çalışan bir yazılım oluşturabilirsin. Örneğin fiyat 1.10 seviyesini geçtiğinde pozisyon aç gibi otomatik işlemler API ile mümkün hale gelir. Bu tür işlemler yalnızca robotlara değil, aynı zamanda kişisel analiz sistemlerine de hayat verir.

API kullanmanın en büyük avantajı, veriye doğrudan ulaşabilmektir. Yani platform arayüzünden değil, ham veriye erişirsin. Bu sayede kendi algoritmanı geliştirip, kimsenin göremediği sinyalleri yakalayabilirsin. Hatta bazı yatırımcılar kendi dashboard sistemlerini bu API’lerle kurar. Grafik, analiz, sinyal üretimi, alarm sistemleri gibi araçlar bu yapının üstüne inşa edilir. Ama burada dikkat edilmesi gereken bir konu var. Her API aynı kalitede değildir. Bazıları saniyede birkaç veri akışı sunarken, bazıları binlerce veriyi milisaniyelerle yollar. Ücretli ve ücretsiz API’ler arasında da büyük farklar bulunur. Ücretsiz olanlar çoğunlukla gecikmeli veri sunar. Canlı işlem yapan biriysen bu fark, stop seviyeni dahi etkileyebilir.

İyi bir API seçerken bağlantı hızı, veri güncelliği, desteklenen parite sayısı ve güvenilirlik mutlaka göz önünde bulundurulmalı. Ayrıca teknik dokümantasyonun açık olması da uzun vadede işini kolaylaştırır. Bazı API sağlayıcıları aynı zamanda deneme ortamı sunar. Bu da sistemini test etmeden önce risk almadan neyle karşılaşacağını görmeni sağlar. İdeal olan, işlem stratejine en uygun API’yi test ederek seçmendir. Çünkü piyasada her stratejiye uyan tek bir araç yoktur.

Veri sağlayıcıların gücü ve API’lerin esnekliği birleştiğinde, manuel işlemler yerine sistematik yatırımlar yapmak daha mümkün hale gelir. Ama bu araçları etkili kullanmak için önce onların nasıl çalıştığını anlamak gerekir. Çünkü her saniye gecikmeli gelen veri, aslında kaybedilmiş bir fırsat olabilir.